Ortak nokta Yeşilçam


Yeşilçam Filmleri adının İstanbul Beyoğlu’nda film yapım şirketlerinin çoğunun Yeşilçam sokakta olmasından geldiğini söyleyerek başlayalım. Bu filmlerin belirli müdavimleri olsa da en azından 80 öncesi Hababam Sınıfı’nı herkes biliyor. O dönem çok film yapılmasına rağmen bugünlerde bazıları biliniyor. Ekseriyetle mizah unsuru önde olanlar günümüze gelmiş durumda. Elbette iyi hikayeler, efsane filmler var. Televizyonların henüz her eve girmediği zamanlar bir filmin etkisi bir hafta sürermiş, üzerine konuşulurmuş. Hummalı bir çalışma ile Yeşilçam sokağı sanki bir film fabrikası gibi olurmuş. Yeşilçam’daki meşhur kahvede sabahtan oturup akşama kadar bir film senaryosu yazıldığı olurmuş. Tamam.. Senaryo bitti kim oynayacak.. Hadi başlıyoruz.


Yapımcılar, senaristler, oyuncular ve diğer sinema emekçileri oraların müdavimi olduğu için kısa sürede çekime başlanırmış. Hem sanat hem ekmek teknesi. Yeşilçam emekçilerinden biri Bülent Oran mesela, bine yakın senaryo yazdığı söylenir. Sinema tarihçisi Giovanni Scognamillo Yeşilçam kitabında bahseder bundan. Dile kolay bin senaryo. Bülent Oran onca filmde emeği olmasını bir günü iki gün gibi yaşayarak çalışmasına bağlar. Sabah 6’dan öğlene kadar bir filme, öğleden akşama diğer filme çalışırmış.


Yeşilçam filmleri aslında ortak noktadır. Etkisi devam edecek epey ortak nokta var çoğu filmde. Günümüzde 80’lere ilginin nedenlerinden biri de budur. Bülent Oran 1973’te bir söyleşide bunun nedenini şöyle anlatır: “Sinema salonu birbirini tutmayan seyircilerle doludur; örneğin bir Kemâl Tahir romanını belirli kültürdeki kişiler okur. Ama bir filmi, aynı salonda mühendisinden çöpçüsüne, kapıcısından öğretmenine, ihtiyarından beş yaşındaki çocuğuna kadar ne kültür, ne zevk, ne de anlayış yönünden birbirini tutmayan apayrı insanlar seyreder. Alan genişledikçe, senaryocunun bağımsızlığı da kendiliğinden azalır. Senaryocu, artık kendi zevki, kendi kişiliğinin değil, toplumun elindedir. Tek düşüncesi, karşısına çıktığı insanların ortak noktalarını yakalayıp, onların birleşik olarak beğenebilecekleri birşey yapmaktır. Bütün bu tedirginlikler altında yapılan bir iş de elbette ki öbür yazı türlerinden çok daha zor, daha tehlikeli, daha yorucudur.”


Nihayetinde her insan ayrı bir dünya. Fakat bir film hepsine hitap edebiliyor. Büyük bir başarı. Yapabilene bravo. Merak ediyorum, Yeşilçam Filmlerinden hangileri bu ortak noktayı size hissettiriyor?