İnsan Olduğumuz


Kusurları örtme zamanında yaşıyoruz. Pürüzsüz, mükemmel, güçlü, gösterişli... ya da “olması gerektiği gibi” olmak değerli görülüyor. Rutuş atılmamış bir şey görmemeye alıştık sayılır. Otomatik mükemmelleştirme bile neredeyse her şeyde. Fakat yaşamda her şey birlikte var olur. Hayatın bir parçası insan da kusursuz olamaz. Çünkü kusur insanın fıtratında mevcut. İnsan olmak bu kusurları kapatmakla değil onlarla yaşamakla daim oluyor. Bir filmin en önemli özelliklerinden biri insan olduğumuzu hatırlatması ve tecrübe alanı açması.


Yomeddine (2018) filmi bunlardan biri. Mısır’da cüzzamlı bir adam ve yetim bir çocuğun yurtlarını, asıl geldikleri yeri bulma yolculuğunu anlatıyor. Dışlanmış bir insan ve ailesi olmayan bir çocuğun toplumdaki yerini sorgular. Hikayesiyle insanın gözüne parmak sokmak yerine naif bir dil ile her bireyin bir insan olduğunu, eksikleri, kusurlarıyla hayatta var olabileceğini hissettiriyor. Elbette dünyanın her yerinde normal tanımına uymayan insanların karşılaştıkları sıkıntılar var ve ateş düştüğü yeri yakar. Fakat şairin de dediği gibi “İnsan insanın ümididir” diğer bir deyişle “İnsan insanın yurdudur”. Filmdeki insanlar yolculukların sonunda işte bunu hissederler. Asıl yurt neresidir?