Herkese merhaba. 15. mailimiz ile karşınızdayız. Hayalimizin çok daha ötesinde bir durum bu. Herkese çok teşekkürler.
Bu hafta aramıza yüzlerce arkadaşımız katıldı. Galiba 2 bin üyeyi aşmak üzereyiz. Hoş geldiniz, ekip olarak çok sevinçliyiz.
Bülteni okurken sizi Syrian Band ve Tunuslu ünlü müzisyen Lotfi Bouchnaktan’ın muhteşem sokak performansı ile tanıştırmak istedik.
Keyifli okumalar.
Editörümüz Ahmet "Haber okumayı mı tercih edersiniz yoksa gündemden uzaklaşmaya mı ihtiyacınız var?" sorusunun cevabını merak ediyor. Ahmet’le instagram hesabımızdan iletişime geçebilirsiniz. Cevaplarınızı heyecanla bekliyor olacak.
Bazı teknik geliştirmeler yapmak istiyoruz ve size ihtiyacımız var. Bize Patreon üzerinden destek verirseniz mutlu oluruz. Şimdiden teşekkürler.
Rusya ile Türkiye arasında yaşanan krizden sonra Putin'in uyguladığı sebze meyve ihracat boykotu gevşetilmeye devam ediyor. Rusya Türkiye'den aldığı domates kotasını 200 bin tondan 250 bin tona çıkardı.
Milli Eğitim Bakanlığı 8. ve 12. sınıf öğrencileri ve mezunlar için isteğe bağlı açılan destekleme ve yetiştirme kurslarında yüz yüze eğitimin 22 Ocak'ta başlatılacağını bildirdi.
Libya’da göçmen botu battı. BM, 43 kişinin hayatını kaybettiğini söyledi.
ABD, Çin'in Doğu Türkistan'da soykırım ve insanlığa karşı suç işlediğini kabul etti.
ÖSYM, ALES'in 21 Şubat, YÖKDİL'in 28 Şubat, KPSS DHBT'nin 11 Nisan'da yapılacağını açıkladı.
Sosyal medya uygulamalarının reklam gelirleri almasını engelleyen yasa tasarısının kabulünden sonra Facebook Türkiye'ye temsilcilik açmak için başvuru yaptı.
Filistin'de 14 yıl sonra milletvekilliği ve başkanlık seçimlerinin yapılmasını öngören kararname Filistin Devlet Başkanı Abbas tarafından imzalandı.
Türk asıllı Alman milli takımı oyuncusu Mesut Özil 23 Ocak'ta Fenerbahçe'ye imza atmaya hazırlanıyor.
Dünya yeni bir döneme başlıyorFotoğraf: Reuters
Trump taraftarlarının hileli olduğunu iddia ettiği seçimlerin galibi Joe Biden, ABD’nin 46. Başkanı oldu. Törende neler yaşandı?
Trump'ın veda konuşmasında "Başka bir şekilde geri döneceğiz," sözleri ABD'nin evrilme sürecinde olduğunun habercisi.
Kovid-19 pandemisi sırasında tüm dünyanın daha bilinçli bir yer olduğunu düşünen arkadaşlara kötü bir haberimiz var: Olmadı.
Dünya Sağlık Örgütü geliri yüksek ülkelerin aşıyı ihtiyacından fazla alarak az gelirli ülkelerin aşıya ulaşmasını engellediğini belirtti.
DSÖ Direktörü "Şimdiye kadar en az 49 yüksek gelirli ülkede 39 milyon dozdan fazla aşı uygulandı. Düşük gelirli bir ülkeye ise sadece 25 doz verildi. 25 milyon değil, 25 bin değil, sadece 25," dedi.
Türkiye Sağlık Bakanlığı aşı uygulamasında koordinasyonlu bir şekilde gidildiği ve sağlıkçılardan sonra şimdi de 85 yaş üzerindeki vatandaşların aşılanmasına başlanacağını söyledi.
Tüm dünyada hız kesmeden devam eden ve ABD'nin başı çektiği Kovid-19 pandemisinde toplam vaka sayısı 96,3 milyona ulaştı. 2,06 milyon insan hayatını kaybetti, 53,1 milyon insan iyileşti.
İnsan yalnızca gözüyle değil, kalbiyle de görür. Buna basiret denir. Basiret; kalp gözüyle görerek bir şeyin gerçeğini kavrama, anlama, idrak etme demek. Arapça basar, görmek, sözcüğünden geliyor.
Fransız birlikleri Rue Michelet ana caddesinde, Fransa ile barış planına karşı çıkan genç göstericileri durdurmaya çalışıyor. (Cezayir 1960, Nicolas Tikhomiroff)
Cezayir’de 130 yıllık Fransız koloni yönetimine karşı gençlerin öncülüğünde bir isyan başladı. Messali Hac'ın liderliğinden hoşnut olmayan bir grup gencin oluşturduğu Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin (FLN) 1 Kasım 1954'te Betna ve Aures'te başlattığı ayaklanma yoğun bir tutuklama kampanyasına yol açtı. Yeni Fransa hükümetinin valiliğe atadığı Robert Lacoste, direnişi zorla bastırmaya çalıştı. FLN'nin artan etkisini kırmak amacıyla Cezayir'e 500 bin kişilik bir Fransız ordusu gönderildi.
Bağımsızlığını yeni kazanan Fas ve Tunus'un; sorununun çözümü için 1956'da görüşmeye çağırdığı Cezayirli önderlerin yakalanarak hapse atılması, ayaklanmanın daha da genişlemesine neden oldu. Ertesi yıl direnişçiler şiddet eylemlerine başladı. 1962 yılında kazanılan bağımsızlığa kadar 8 yıl süren savaşta 2 milyon köylü toprağını terk etmek zorunda kalırken, 250 bin Müslüman Cezayirli yaşamını yitirdi.
L'art du Cuisinier – 1814
“Boulanger tanrılara layık güçlendiriciler (restorative) satar!”
Bu slogan, 1765’te Paris’te et suyu satılan bir dükkanın tabelasından. Restore eden, güçlendirici yemek anlamında kullanılan ‘restaurant’ kelimesi ilk kez bir yemek mekanı için Boulanger tarafından kullanıldı. Ve Boulanger, ilk restorancı (restaurateur) olarak anılmaya başlandı.
Peki nasıl bir et suyu ya da bulyon (bouillon) dükkanı restorancılığın başlangıcını oluşturdu?
Bu sorunun cevabı Aydınlanma Çağı'nda gizli. Bu dönemde bilginin çevreye karşı duyarlı olmakla elde edilebilir olduğu düşüncesi hakim oldu ve yankısını yemek alanında da buldu. Sıradan insanların yediği kaba ve sağlıksız yemeklerden uzak durma anlayışı aydın sınıf insanların ortak kimliği oldu. Narin ve sağlıklı yiyecek amacına en uygun besin ise bulyonlar yani et sularıydı. Aydın sınıfın sevgisiyle büyüdü büyüdü ve halihazırda var olan Fransız kafe kültürünün tek masa, tek çeşit yemek, tabldotta servis ve sabit fiyat konseptleriyle günümüz restorancılığına giden yolu açtı.
İşi biraz daha eleganlaştıran Antoine Beauvilliers, alakart menü, bireysel tabaklar ve küçük masalardan oluşan yemek düzeni ile bugünkü anlamda ilk restoranın kurucusu oldu. Grand Taverne de Lourdes 1782’de Paris’te açıldı. Buraya Paris’in ilk restoranı demek daha doğru olabilir.
Öyle ki Marco Polo’ya göre restoran kültürü Avrupa’dan yüzyıllar öncesinde Japonya'da ve Çin’de zaten vardı. Fakat adına fine-dining denilen karın doyurmanın yanında aslen sosyalleşmek gibi duyusal beslenmenin de yapıldığı bu restoranlar, Avrupa için yeni bir konseptti (Dining Out, 2019).
Avrupa’nın ardından dışarıda yemek yeme mekanları, Amerika kıtasına da ihraç edildi. Amerika kıtasının ilk restoranı ise 1837 yılında New York’un Manhattan caddesinde açılan ve hala hizmetine aynı yerde devam eden Delmonico’s oldu. Delmonico’s Amerika’da masa örtüsünü ilk kullanan mekan olarak kendisini özel hissediyor.
Bizim yaşadığımız topraklara ne zaman geldi, Osmanlı’nın ilk fine-dining restoranı nerede, nasıl açıldı, hâlâ hizmet veriyor mu gibi soruların cevabını geçmiş yazımızda vermiştik.
Film seyretmek karşılıklı anlaşmadır. Senaryo bir nevi anlaşma metnidir: Seyirci ile kurulan bağ üzerine yazılan bir anlaşma.
Popülerlik ve anlaşılma üzerine çok yazılmıştır. Başka bir pencereden bakmak iyi gelebilir. Biri sinemada biri bilimde efsane Charlie Chaplin ve Albert Einsthein’ın arasında ilginç bir diyalog geçer. Einsthein Nobel ödülleri için Amerika'ya gittiğinde Hollywood’da tanışmak istediği tek kişinin Chaplin olduğunu söyler ve Chaplin’in Şehrin Işıkları filminin galasına davet edilir. Aralarında dostluk oluşur. Einsthein “Sizin sanatınızda en çok taktir ettiğim şey evrensellik. Tek kelime bile etmiyorsunuz ama tüm dünya sizi anlıyor,” der. Chaplin cevap olarak “Doğru ama sizin ihtişamınız daha da büyük! Söylediklerinizin tek kelimesini anlamasalar bile, tüm dünya size hayranlık duyuyor.”
Meselemiz Einshtehin değil elbette. Onun herkesçe anlaşılmaması normal ama herkes onu tanıyor. Popülerlik ve çok konuşulması bir şeyin anlaşıldığı ya da değerini bulduğu anlamına gelmiyor.
Chapline iyi bir ders veriyor dünyaya. Kimi zaman iyi filmler değerini bulmuyor. Üzerine çok söylenenler sözler filmlerin yazılma amacına hizmet etmediği oluyor. Tekniği, oyuncuların ünlü olması ya da başka bir şeyle ilgili olabiliyor. Yani tabir yerinde ise çoğu film gümbürtüye gidiyor. Bazı filmler ise hengame içindeki hayatın gündemine bile giremiyor. Belki de öyle olması daha iyidir. Zahmet çekerek bulunan şeyin kıymeti bilindiği gibi.
Batı Afrika’nın griot geleneği bizdeki ozanlara benzer. Halkın birikiminin, ortak zihninin taşıyıcısı, aktarıcısı olarak mühim bir vazife ifa ederler. Bu çağın griotları zamanla tarzlarını değiştirmiş, enstrümanlarını çoğaltmış, hikâye anlatım biçimlerini zenginleştirmiştir.
Onlardan biri, belki de en tanınmışı kuşkusuz Habib Koité. Senegal’de doğmuştur, fakat ailesi Mali’nin batısında mukim Bambara milletinden, Khassonké isimli griotlardandır. Düğünlerde ses sanatçılığı yapan annesi, gitar çalmayı seven babası, Ngoni (bir çeşit yaylı çalgı) icra eden dedesi sayesinde müzikle iç içe büyümüştür.
Müzik eğitimi sonrası gitar öğretmenliği yapan Koité, bir arkadaşı aracılığıyla 1993’te Fransa’da katıldığı müzik festivalinde ödül almış, 1995’te ilk stüdyo albümü Muso Ko’yu çıkarmıştır. Albümdeki Cigarette a Bana ve Din Din Wo (ki Windows Vista’nın örnek müzik dosyaları arasındadır) parçaları epey ses getirmiştir. 1998’de Ma Ya albümü ile yükselişi devam etmiştir.
Küresel anlamda şöhrete uzanmasını sağlayan ise Mali’nin alanında meşhur sanatçılarından müteşekkil orkestra Bamada (Mali’nin başkenti Bamako’da yaşayanlara verilen isim) ile 2001’de çıkardığı Baro albümü olmuştur. Aynı yıl ABD’de 30 civarında konser veren grup yerinde duramamış, 1995-2002 arası toplam 30 ülkede 560 kez sahneye çıkmıştır. Albüm, hareketli Batoumambe, hüzünlü Kanawa veya Baro, enstrümantal Woulaba gibi parçalarla Koite’nin hedefi olan Mali’nin farklı tınılarını, tarzlarını mezcetmeye yönelik girişimin (danssa-doso) en rafine örneği olmuştur.
2004’te konser kayıtlarından oluşan Foly, 2007’de turne esnasında vefat haberini aldığı annesine atfettiği N’ba ve şarkısının yer aldığı Afriki albümleri orijinal Bamada ile çıkardığı son albümler olmuştur. 2012’de blues sanatçısı Eric Bibb ile Brothers in Bamako, 2014’te Soô ve 2019’da Kharifa albümlerini yayınlayan Koité, Bamada’dan dostları ile kariyerine devam etmektedir.
Sanatçının tüm konserlerinin final parçası Wassiye ile yazıyı bitirmek isabetli olacaktır.
Bu hafta siz podcast meraklılarına Teknoseyir’in haftalık Teknoloji ve Bilim Notları yayınını naçizane tavsiye ediyoruz. Bilim ve teknoloji dünyasında yeni gelişmeleri, ilginç hadiseleri ele alan programın tüm bölümlerine Teknoseyir’in sitesinden veya herhangi bir podcast platformundan erişilebilir.
Sahaftan selamlar! Bu hafta çarpıcı bir roman, önemli bir inceleme ve bir edebiyat rehberiyle sizinleyiz.
Stratis Tsirkas - Başıboş Kentler 1: Kudüs
Savaşan Avrupa’dan, siyasi çalkantılarla boğuşan Yunanistan’dan kaçarak Doğu Akdeniz’e sığınan komünistler, aydınlar, eylemciler. Tsirkas'ın kimlik, coğrafya, siyaset ve insani zaafları, “akıntıya kapılmış kentler” metaforu üzerinden anlattığı üçlemesinin ilk kitabı.
Kolektif - Ortadoğu Çatışmaları
20. yüzyılda yaşanan kırılma ve işgal sürecinin bir sonucu olarak 21. yüzyıla siyasi, ekonomik ve toplumsal krizlerin mirası ile giren Ortadoğu'nun yakın dönemine dair, alanında uzman ve araştırmacıların farklı görüşlerini bir araya getiren kapsamlı bir çalışma.
Necip Tosun - Edebiyat Atlası
Çalışma boyunca edebiyatın, okumanın önemi vurgulanırken, okurla birlikte bir okuma serüvenine çıkılıyor. Kitap bu yanıyla da bir edebiyat kütüphanesi oluşturmaya çalışanlara önerdiği kitaplarla nitelikli bir kütüphane vadediyor.